27 Ocak, 2011

Size midemdeki insanlardan hiç bahsetmedim.

Tükettiğim tüketirken hakettiklerini düşünüp bayılmaya bir kala kustuğum insanlar onlar. Sonuna kadar görmelerini istedim sanırım onlarda benim sonumu görmek istiyorlar şimdi doğal bakıyorum ama onlar yutarlarsa kusamazlar biliyorum, tek endişesi bu olan bir yapıya giriyorum. Kana karışıyorlar elbette bazen uyuşturuyo bazen bayıltıyolar, gözlerini aralıksız kırpıştırmana sebep oluyolar ve sen bişey sormayı çoktan bırakmış oluyosun. Krema gibi çoğu birkaçı çekirdek kabuğunu yutmuşum hissi veriyor. Takılmaların arkasından su içmekse benim tek eğlencem. Ne yaptıklarını orda hiç bilmiyorum onlarda ses dinliyor benim önceden yaptığım gibi. Sırayla mideleri keşfe çıkıyoruz kısaca. Onun bünyesinden bi başkasına sonra diğer başkasına. Mideler hep aynı görünüş, yapı ama birinde duruyosun ya aynı şeyleri yaşamanın bıkkınlığı yada herşeyin aynı olduğu yerde bi farklılık görüyosun. Farklılığın davranış biçimi olmadığını biliyorum kusarken hepimiz aynı şiddetle düşüyoruz, düşürüyoruz ama kalmak istiyosun bilmediğin nedenlerinin üstünde uyuyosun nasılsa. Nedenleri sorgulamayı çoktan bırakmış olduğumu hatırlıyorum bi an sonra düştükçe yutuyorum, yuttukça kusuyorum başkalarının midesinde uyanıyorum yani böyle hatırlıyorum ve tek beklediğim şu bıkkınlığın geliceği sabah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder